Yılın bu zamanlarında böyle uzun bir tatil yapmamıştım şimdiye kadar. Bisikletimi arabanın üstüne atıp, İstanbul’un soğuklarından nispeten uzaklaşacağım yerlere doğru yola koyuldum. Hedef önce Datça ‘ya gitmek, orada birkaç gün kaldıktan sonra da Köyceğiz ‘e geçip, oralarda günübirlik bisiklet sürmek idi.

Kuşadası

Ama Cumartesi günü İstanbul’dan yola geç çıkınca, akşama kadar ancak Kuşadası’na gidebildim. İyi ki de öyle oldu, çünkü Kuşadası’nda çok güzel bir bar keşfetmiş oldum. Mekanın adı, Cem’s Paradise. Oturup birkaç bira içebileceğim, bir de güzel müzik çalan biryer ararken, önünden geçtiğim bu mekana giriverdim. Çok da güzel oldu bu hareketim. Aynı zamanda bir de dövme salonu bulunan Cem’s Paradise, benim zevkime hitap eden güzel müzikler çalan hoş bir mekan. Müdavimleri, gelenleri gidenleriyle bir aile havası içerisinde. Kuşadası’na yolunuz düşerse, mutlaka bu mekanı bulup birkaç bira içmelisiniz derim. Ama girip de bir masaya oturmak yerine, barda bir tabureye oturmanızı ve bardaki muhabbetlere dahil olmanızı şiddetle tavsiye ederim, çünkü gerçek muhabbet orada. Barın gerisinden size içkilerinizi veren Birol abi bu işin emektarlarından. Kendisinin yanında yer alan ve bardaki güzel müzikleri çalan Eren ise, üniversite öğrencisi. Boş zamanlarında barda çalışıyor ya da boş zamanlarında okula gidiyor. 🙂

Datça

Gece çok geç yatıp Pazar günü öğlene doğru Datça’ya gitmek için yola çıktım. Datça’da geçirdiğim 3 gün boyunca hava serin ve yağmurluydu. O yüzden bisiklete binme imkanı pek bulamadım. Bu 3 gün daha çok yeme içme faaliyeti ile geçti. Aslında Datça’ya çiçek açan badem ağaçlarını görmeye gelmiştim, fakat bir-iki hafta geç kalmışım, çiçekler geçmiş. Çiçekleri görmek yerine, yazın hiç aktığını görmediğim derelerin, yağan şiddetli yağmurların da etkisiyle aktığını görmüş oldum.

Köyceğiz

Bisikleti beraberimde buralara kadar getirdiğim halde, 5 gün geçmesine rağmen henüz bisiklete binememiştim. Artık biraz bisiklete binme zamanı çoktan gelmişti. Datça’dan sonra Köyceğiz’e geçtim ve internet üzerinden bulduğum Tango Pansiyon’a yerleştim. Aslında sezon dışı olduğundan pekçok pansiyonda yer var. Ama Köyceğiz’e geldiğimde bir de pansiyon aramayayım diye, önceden internetten bulmuştum bu mekanı. Fena bir pansiyon değil, bu sezondaki müşterileri daha çok tüccarlar. Bu bölgede yetiştirilen narenciyelerin (portakal, mandalina,…) toplu satın alımını yapmak için buraya gelen kişiler. Bu yüzden pansiyon pek eğlenceli değildi, yazın daha eğlenceli olabilir belki.

Köyceğiz’de geçirdiğim 3 günün ikisinde uzun mesafeli bisiklet kullanma fırsatı buldum. Birisi Köyceğiz gölü etrafında 70 km.lik parkuru tamamlamak oldu. Diğeri ise, araba ile bisikleti Göcek’e götürüp, bisikletle Göcek’ten Ortaca’ya gelmek ve sonra tekrar bisikletle Göcek’e geri dönmek oldu, bu da 40 km.lik bir faaliyet idi.

Burada yaptığım bisiklet faaliyetleri dışında, Köyceğiz’de kayda değer bir diğer konu da akşam yemeklerimi yediğim Tuana Restaurant diyebilirim. Köyceğiz’de geçirdiğim 3 gün de akşam üzeri gittiğim Tuana Restaurant göl kenarında yer alıyor. Mezelerini ve kavurmasını özellikle tavsiye ederim, tabii yanında da bir bira. Burada yediğim yiyeceklerin tadına, bir de güneşin akşam üzeri gölün üstüne doğru alçaldığı göl manzarası eklenince keyfime diyecek yoktu doğrusu.

Köyceğiz’den sonra bir gece tekrar Kuşadası’nda kaldım. Kuşadası’nda kaldığım bu akşam da, Cem’s Paradise’a yine uğramayı ve bardaki taburede yerimi alıp biramı yudumlamayı ihmal etmedim tabii. Muhabbet de cabası…

Bir tatil gezisi de bu şekilde sona erdi işte.

Mekanlar – Telefonlar:

Kuşadası;
Cem’s Paradise Pub/Restaurant – Tel: 0532 7325515
Surtel Hotel – Tel: 0256 6120606 (Ben kaldım, ama bu oteli çok tavsiye etmiyorum)
Hotel İstanköy – Tel: 0256 6141328 (Burada da kaldım, bu oteli tavsiye ediyorum)

Köyceğiz;
Tango Pansiyon – Tel: 0252 2622501
Tuana Restaurant – Tel: 0252 2622005

Kuşadası-Datça-Köyceğiz Gezisi